Ağzındaki bir düdükle her şeyi kolaylıkla anlatabiliyordu. Kimse
onun gerçekten dilsiz olduğuna inanmıyordu. Ambulans gördüğünde yere
yatıp "ölen adam" taklidi yapan, karşıdan karşıya ağır çekimde
geçip şoförleri çıldırtan, gidip polis memurlarına yazan, insanların
arasından seçtiklerine düdükle talimatlar vererek oynatan, eğlendiren,
kendi çevresinde oluşan geniş çemberin ortasına aniden dalan ve
gösteriden haberi olmayan yaşlı amcanın çıkmasını beklerken patlamış
mısır yediğine bizi inandıran fakat para toplama kısmına gelindiğinde
çevresinde kimseyi bulamayan bu palyaço en sonunda eşyalarını ve
bozukluklarını sırt çantasına koyup mola veriyordu, havuz başında
oturan insanlara katılarak. Molada yanına gelen ve hala ona inanmayan
insanlara konuşmayarak anlatıyordu, anlamak istemedikleri ya da
yakıştıramadıkları dilsiz oluşunu.
Bir gösteri daha yapıyor , molada kendisine uzatılan kolayı içtikten sonra. Kalabalık tekrar toplanıyor, artıyor, gülüyor, coşuyor ve para verme zamanı kimse kalmıyor yine... Alabildiklerini çantasına koyuyor; şapkasını ve eşyalarını.
Düdüğü boynunda, makyajı hâlâ yüzünde, alıyor çantasını ve karışıyor kalabalığına, Madrid sokaklarının.Sessizce...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder